Last Updated on 2 Ağustos 2025 by admin
Küçük bir köyde yaşayan Mehmet Usta, yıllardır marangozluk yapardı. Elinden gelenin en iyisini yapmaya çalışsa da işlerini büyütmekte zorlanıyordu. Köyde daha büyük atölyeleri olan ustalar varken, yalnız başına çalışmak ona dezavantaj sağlıyordu.
Bir gün köye zengin bir tüccar geldi. Büyük bir konak yaptıracağını ve en iyi ustanın işlerini yapmasını istediğini söyledi. Mehmet Usta hemen kendini tanıttı, fakat tüccar onu pek ciddiye almadı. Çünkü Mehmet Usta’nın arkasında güçlü bir çevresi yoktu.
Tam o sırada, köyün en saygın kişisi olan Hasan araya girdi ve tüccara dönerek,
“Mehmet Usta’nın el işçiliği çok iyidir, onun yaptığı mobilyalar yıllarca dayanır. Eğer ona iş verirseniz, pişman olmazsınız,” dedi.
Tüccar, Hasan’ın sözüne güvenerek Mehmet Usta’ya iş verdi. Mehmet Usta da elinden gelenin en iyisini yaparak konağı büyük bir ustalıkla döşedi. İşini o kadar güzel yaptı ki tüccar hayran kaldı ve ona daha fazla iş verdi.
Zamanla Mehmet Usta’nın adı köyde duyuldu, işleri büyüdü ve artık herkes onun mobilyalarını almak için sıraya girdi. Tüm bunların başlangıcı, Hasan’ın ona destek vermesiyle olmuştu. O günden sonra Mehmet Usta, “Gerçekten de ağaç yaprağıyla gürler,” diyerek, işlerin yalnızca yetenekle değil, destekle de büyüdüğünü anladı.

